Ziya GÜNEY

Bundan evvelki yazımızda kentimizin Batısındaki tarım arazileri üzerine kurulması planlanan 1270 hektar büyüklündeki  devasa bir alanı kapsaması öngörülen yeni Batı OSB hakkındaki görüş ve düşüncelerimizi dile geTIRmiş ve bu konunun  İstanbul İl Çevre düzeni planının  kentimize olumsuz yansımalarından sadece birisi olduğuna dikkat çekmiştik…

Bugün de  kentimizin Batı bölgesindeki Nilüfer’e bağlı Çatalağıl ve Badırga, Karacabey’e bağlı Taşpınar ve Muratlı mahalle ( Köy ) sınırları içerisindeki tarım alanları üzerine kurulması düşünülen Yeni OSB ile ilgili görüşlerimizi dile geTIRmeye devam edeceğiz…

Kentimizde eski 2020 İl Çevre düzeni Planının günümüzün ihtiyaçlarına cevap verememesi üzerine 2010 yılında yeni 2030 İl çevre düzeni planı hazırlıklarına başlanıldı.

1/100 bin ölçekli il Çevre Düzeni Planının çeşitli zeminlerdeki (Kent Konseyi, Büyükşehir Belediyesi vb.) hazırlık çalışmalarının birçoğuna katılmış yapılan çalışmalara ait bilgi, belge ve dokümanları inceleme fırsatı bulmuş bir kimse olarak planın hazırlanmasında her kesimden geniş bir katılımın sağlandığını söylemek mümkündür.

İstanbul çevre düzeni planında İstanbul’u finans  ticaret ve turizm merkezi haline getirip Bursa’yı  Trakya ve diğer çevre illeri ile birlikte arka bahçe yapan plan kararlarına karşı ciddi önlemler alınmasını plan toplantılarında birçok defa dile getirdik…

Maalesef bu tedbirler alınmadığı gibi İstanbul İl Çevre düzeni Planı ile Bursa İl çevre düzeni planları arasındaki entegrasyondan bahsedilmişti.

Kentimiz açısından bunun olumsuz gelişmelerine şahit olmaya başladık…

-Önce Avrupa’dan İstanbul’a gelen TIR’ların İstanbul kent içi trafiğini olumsuz etkilememesi için Ro-Ro deniz araçları ile Mudanya limanı üzerinden Anadolu’ya geçmeleri sağlanmaya çalışıldı.

Mudanya’nın ve Bursa Mudanya arasındaki trafik ile TIR’ların egzoz gazlarından olumsuz etkilerini muhtelif zeminlerde dile getirilmesi üzerine TIR taşıyan Ro-Ro gemilerinin Trilye civarında yapılacak bir limana yanaşmalarına karar verildi…

-İstanbul’un çeşitli OSB’lerinde kendilerine ruhsat verilmeyen başta boyahaneler olmak üzere kirletici sanayiciler kentimizdeki OSB ve diğer sanayi bölgelerine gelmeye çoktan başladılar…

-İstanbul-İzmir otoyolunun Kentimiz sınırları içerisinde özellikle Orhangazi ve Gemlik ilçelerinde çok sayıda zeytin ağacının kesilmesine sebep olması yanında güzergahın Karacabey’deki verimli tarım arazilerinden değil Uluabat gölünün Güneyinden geçirilmesi yolunda akademik odalar ve çok sayıdaki sivil toplum örgütünün çabalarına rağmen otoyol güzergahı Karacabey bölgesindeki verimli tarım arazilerinden geçirilmişti.

Günümüzde görüyoruz ki yeni Açılmasına çalışılan Batı OSB’nin sınırları bu otoyola kadar uzanmaktadır... Otoyol Güzergahın Uluabat Gölünün Güneyine alınmamasındaki inat ve ısrar   şimdi daha iyi anlaşılmaktadır..

-Kentimizin imar alanında anayasası niteliğinde olan !/100 bin ölçekli 2030 İl Çevre Düzeni planında ilke olarak kentimizde yeni OSB kurulması yerine mevcut OSB ve Islah OSB’lerdeki boş kapasitelerin doldurulması kararlaştırılmıştır...

Henüz birkaç yıl önce alınan ve 2030 Bursa perspektifine göre hazırlanan bu çevre düzeni planı yeni kurulmaya çalışılan OSB ile daha şimdiden büyük ölçüde yara almış olmaktadır…

-Yine bu plandaki temel hedeflerden birisi de Kentimize klasik OSB ve kirletici sanayiler yerine ileri teknoloji, araştırma geliştirme ve teknopark alanlarının oluşturulması idi... Yeni kurulacak OSB bu hedeflere ne kadar uygundur?

Bizim burada birkaç madde olarak sıraladığımız kentimizdeki nüfus artış hızına yeni ivme kazandıracak, doğanın tahribini, verimli tarım alanlarının ortadan kaldırılmasını,  çevrenin daha fazla kirlenmesini tetikleyecek, plansız ve çarpık yapılaşmayı hızlandıracak bu ve benzeri karar ve uygulamalar ile ilgili olarak ciddi tedbirler alma zamanı gelmiş de geçmektedir bile…