Ziya GÜNEY

Bugünden başlayarak aralıklarla Batı’nın çağdaş kentlerinden yerel yönetim uygulamaları ile ilgili örnekler vermek istiyoruz.

Bu konudaki ilk durağımız Almanya’nın Münih kenti ve bu kentteki uygulamaları Münih Belediye başkanının kendi ağzından dinleyelim.

Bundan bir süre önce Almanya’nın 1,3 milyon nüfuslu Münih kentinin Belediye Başkanı bir ilçe belediye başkanımızın daveti üzerine İstanbul’a geldi.

Uzun yıllardır Hristiyan Sosyal Birlik (CSU )partisinin çoğunlukta bulunduğu Bavyera Eyaletinin Başkenti Münih’de 3 dönemdir Sosyal Demokrat Partisinden ( SPD ) Belediye Başkanı seçilen Christina Ude bakın kendisine yöneltilen sorulara ne cevaplar veriyor.

Soru: Yurt dışına sık sık çıkarmısınız?

Cevap: Resmi toplantılar için yılda belki bir defa çıkarım. Telefon var internet var. Niye sık sık gideyim ki.

Soru:Nüfus?

Cevap; 15 yıldan beri hiç değişmedi. 1,3 milyon. Kent merkezine bir çivi çakılamaz.Nüfus kent dışında artar…Biz sadece kent merkezinin yakınında (20 kilometre)kalan havaalanının yerini değiştirip kente 50 kilometre uzağa aldık. Eski havaalanının yerini fuar alanı olarak değerlendirdik.( Bursa kent merkezine havaalanı yapmak isteyenlerin kulağı çınlasın.)

Soru: Yeşil?

Cevap: Dünyada insan başına ortalama 17 metrekare yeşil alan düşüyor.Bizde ise 30 metrekare. Münih’in ( metropol alanın ) üçte biri yeşil alan, üçte biri bina ve kalan üçte biri de havaalanıdır. ( Yeşil Bursa’da (!)insan başına düşen yeşil alan miktarı 4 metrekare)

Soru:Çevre?

Cevap: Eski SPD lideri Brant çevrenin bir sorun olacağını taa 1960-70 li yıllarda görüp parti proğramına almıştı.Münih’te karbondioksit salınımını 5 yılda yüzde 15 azalttık. Doğalgaz ve kömür kullanımı yerine rüzgar, güneş, hidroenerji ve biyodizele yönelmeye başladık. Hedef yüzde 20.

Ekolojik tarıma da önem veriyoruz.

Soru:Sizde yeşil alan imara açılabilirmi?

Cevap: Kabul edilemez bir şey.

Soru:Su durumu nasıl?

Cevap: Bizde kar yüklü Alpler ve göller var. Dünyanın en kaliteli suyu bizim bölgededir. Gelecek nesillere yönelik derseniz 100 yıllık su kaynağımız hazır. Ancak hesaplar 200 yılın garanti olduğu yönünde.

Yurt dışını komşu kapısı yapan, bırakınız 100 yıllık geleceği bugünü dahi planlamayı gereksiz sayan ve plan kavramına karşı olan, tarihi ve kültürel değerlerimizi koruyamayan, tarım ve yeşil alanların talan edilmesine çarpık ve kaçak yapılaşmaya göz yumanların olduğu ülkemizde kentlerimizin bugünkü haline şaşırmamak gerekir.

Batı’nın başkent ve büyük kentlerindeki imar, planlama ve şehircilik uygulamalarından örnekler vermeye devam edeceğiz.