solyanreklam
sagreklam
  • 10 Şubat 2020, Pazartesi 3:02
ALİBEKTAN

ALİ BEKTAN

Kıbrıs Türklerindeki ‘Türk Düşmanlığı'nın Kaynağı

Akdeniz de konumu nedeniyle devletlerin ilgi odağı olduğu Kıbrıs, Osmanlı tarafından 16. yüzyılda Sarı Selim zamanında Sokullu Mehmet Paşa’nın emriyle alındı.

O sırada Saraya gelen Yahudi Banker Yasef Nassi, Portekiz’in ünlü Yahudi ailelerinden Mendeslere mensuptu. Portekiz’deki engizisyondan kurtulabilmek için Don Juan Miquez takma adını alarak görünüşte bir Hıristiyan gibi yaşayan Nassi, bir müddet İtalya ve Venedik’te bulunmuş lakin Katoliklerin arasında barınamayacağını anlayarak, 1553 yılında İstanbul’a gelmişti. Burada Hıristiyanlığı terk ederek tekrar eski adını almış ve inancını rahatça yaşayabilmişti.

Yassef Nassi kendisinden bir yıl önce İstanbul’a gelen halası Donna Grasia Mendes’in kızı Reyna ile evlenerek, Osmanlı topraklarında kendisine yeni bir hayat kurdu. Hem halası hem de kayınvalidesi olan Donna Grasia ile ortak bir banka açarak kısa zamanda zengin oldu ve Osmanlı’nın en önemli bankerlerinden biri haline geldi. Ayrıca sarayın sarraflık işlerini de yine o üstlenmişti. Onun Şehzade Selim ile tanışması Kanuni’nin oğluna gönderdiği paraları teslim etme görevi sayesinde gerçekleşti. Aralarındaki samimiyetin ilerlemesinde kendisinin de Yahudi olduğu söylenen II. Selim’in eşi Nurbanu Sultan’ın etkisi olduğu tarihçiler tarafından ifade ediliyor.

Osmanlı Devleti Kıbrıs’ı özellikle Akdeniz ticaretinin güvenliğini sağlamak adına fethetmek istiyordu. Şeyhülislam Ebussuud Efendi’nin fetvasıyla adaya sefer düzenleyen Osmanlı Donanması, 1571 yılında Kıbrıs’ı almayı başardı. İlginç olan, bu başarının ardından Yasef Nassi’nin İstanbul Kuruçeşme’deki konağının kapısına “Kıbrıs Kralı Josef” yazılı bir kitabe ve Kıbrıs arması asmasıydı. Güya Nassi bunu padişahtan aldığı söz uyarınca yapıyordu. Lakin arma ve kitabe çok geçmeden Sokullu Mehmet Paşa tarafından söktürülmüş,

Nassi’nin Kıbrıs Kralı olma hayali suya düşmüştü. Hatta bununla da kalınmamış Kiklad Adaları Dükalığı da elinden alınmıştı. Nassi, Kıbrıs için padişaha ciddi miktarda altın, Sokullu Mehmet Paşa’ya adanın yıllık gelirinden pay, Şeyhülislam Ebussuud Efendi’ye de Edirne’de yapılmakta olan Selimiye Camisinin inşaatı için yüklü bir miktarda para teklif etmişse de, bu sefer kimseyi kandıramamıştı. Yıllar sonra tarihçiler, Nassi’nin Kıbrıs’ı bir Yahudi yerleşim merkezi haline getirmek için çok gayret sarf ettiğini, bu yüzden siyasi Siyonizm’in de öncüsü sayılacağını kabul etmektedir.

Tarih boyunca birçok zengin Yahudi, Yahudiler için Yeni İsrail’i kurmayı bir hayal olarak sürdürüp gittiler.

Ada Osmanlıya geçince İstanbul’dan 10 Binden fazla Yeniçeri Devşirmesi gönderildi. Onlar hem adayı koruyacaklar hem de nüfus oluşturacaklardı. Adadaki Rum Kızlarıyla evlendiler. Bu arada Avrupa da zulüm gören 10 bin Yahudi de adaya geldi. Böylece Kıbrıs’ta sözde Osmanlı olan ve Türk diye görünen bir millet ortaya çıktı.

Unutulamayan tek şey Türk Düşmanlığıydı.

Osmanlının borçlarına karşılık İngiltere’nin sömürgesi durumundaki Ada, 1974’te Türk Askerinin çıkartması ve Londra Anlaşmasıyla Yunanistan’ın olmaktan çıktı. Bugün ise Türk Düşmanlığını körükleyen bir Cumhurbaşkanı var. Ve Rumlara adayı teslim etme derdine düştüğü gibi İngiltere’den de yardım istiyor.

Türkiye’yi Suçlayan Cumhurbaşkanının kökünün nerden geldiği belli oluyor.

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, Türkiye'nin Kıbrıs sorununda çözümüne odaklı, Kıbrıs Türklerini adada mağdur etmeyecek önerilerini reddeden şekildeki Rumların lehine açıklamalarını sürdürüyor. 2015'te Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı seçilen ve 26 Nisan seçiminde yeniden aday olan Mustafa Akıncı, İngiliz The Guardian gazetesine mülakat verdi.

"YA ACİL ÇÖZÜM, YA DA KALICI BÖLÜNME"

Güney Kıbrıslı muadili Nikos Anastasiadis ile son olarak tampon bölgedeki bir sanat sergisinde bir araya gelen Akıncı, The Guardian'a yaptığı açıklamalarda, adil federal çözüm içeren bir anlaşmaya tez zamanda ulaşılmazsa, adadaki Türk ve Rum toplumlarının bölünmüşlüğünün kalıcı hale geleceği uyarısında bulundu. İki taraf arasındaki görüş ayrılıklarının her yıl giderek daha kemikleştiğini, bunun yeniden birleşme ihtimalini azalttığını belirten Akıncı, "Acele etmemiz lazım. Bunca yıldan sonra bir dönüm noktasına, belirleyici bir ana geldik" vurgusu yaptı.

KKTC Cumhurbaşkanı: “Türkiye'ye bağlanma ihtimali korkunç ANKARA TARAFINDAN YUTULABİLİRİZ" Şeklinde de ilginç açıklamalar yaptı.

Yarım asırlık bölünmüşlükten sonra tek işler çözümün federal bir çatı altında yeniden birleşme olduğunu anlatan Kıbrıs Türk toplumu lideri, bu başarılamazsa, Kuzey Kıbrıs'ın daha fazla bağımlı hale geleceği 'Ankara tarafından yutulabileceğini' ve 'de facto Türkiye iline dönüşebileceğini' dile getirdi.

Diyaloğun yeniden başlaması konusunda temkinli iyimserlik içinde olduğunu da ifade eden Akıncı, 2017'de BM inisiyatifinde İsviçre'deki Crans-Montana'da yürütülen dörtlü müzakerelerin çökmesine atıfla "Tren Crans-Montana'da raydan çıktı. Bence daha gerçekçi ve karşılıklı kabul edilebilir bir yoldan yeniden başlattık" dedi.

"BÖLÜNME, GENÇLERDE GİDEREK YERLEŞİYOR"

Kalıcı bölünmenin koşullarının yaratıldığını söyleyen Kuzey Kıbrıs Cumhurbaşkanı, "Her yıl fiziksel, demografik ve ekonomik açıdan daha konsolide oluyor. Gençlerin zihinlerinde konsolide oluyor" diye konuştu. Kendi çocukları dahil daha genç kuşaklara kıyasla güneyde doğmuş olan kendisiyle eşinin Kıbrıslı Rumlarla daha duygusal ilişkilerinin bulunduğunu anlattı.

"BAĞIMSIZLIĞIMIZ İÇİN GÜNEY BİZE DESTEK VERMELİ"

The Guardian'aya yaptığı açıklamada, Erdoğan'ın Türkiye-Kuzey Kıbrıs ilişkisini anavatan-yavruvatan diye tanımlamasına karşı çıktığını tekrarlayan Akıncı, "Ben bağımsız, kardeşçe ilişkiler istiyorum" derken, hükümetin faturalarını ödeyen Türkiye'ye ekonomik bağımlılığı azaltmak için daha fazla şey yapmaları gerektiğini belirtti. Bunu başarabilmek için de Güney'in desteğine ihtiyacı olduğunu dile getirdi. 'Kıbrıslı Türklerin kendilerine özgü bir kimliklerinin olduğunu, bunun laik, demokratik ve çoğulcu bir kimlik olduğunu' aktaran Akıncı, bunu korumak istediklerini de ilave etti.

BORİS JOHNSON'DAN DESTEK İSTEDİ

Kıbrıs'ta anlaşmaya varılmasının Doğu Akdeniz'de yükselen gerilimi yatıştırabileceğinden söz eden Akıncı, Osmanlı kökenleri olan Britanya Başbakanı Boris Johnson'ın Ankara ile iyi ilişkilerini kullanarak Kıbrıs müzakerelerini yeniden canlandırması umudunu dile getirdi.

RUMLAR, AKINCI'NIN "PAYLAŞIMCI" POLİTİKASINA KARŞI

The Guardian, Akıncı'nın yazın sondaj faaliyetlerinde Kıbrıslı Rumlarla Türklerin işbirliği yapmasını ve çıkarılacak doğal gaz-petrolden elde edilecek geliri paylaşmaları önerisini getirdiğini, Güney Kıbrıs Rum Yönetimi'nin ise Ankara'nın Kıbrıs'ta çözüme ulaşılana dek tüm tarafların sondaj faaliyetlerini askıya alması önerisini reddettiğini hatırlattı.

Biz de bu açıklamaları duyunca, Yahudi Yasef Nassi ve Kıbrıs üzerindeki hayallerini hatırlıyoruz, doğal olarak..

http://www.bursaarena.com.tr/kibris-turklerindeki-turk-dusmanliginin-kaynagi-makale,4139.html


MAKALEYE YORUM YAZIN

Dikkat! Suç teşkil edecek, yasadışı, tehditkar, rahatsız edici, hakaret ve küfür içeren, aşağılayıcı, küçük düşürücü, kaba, pornografik, ahlaka aykırı, kişilik haklarına zarar verici ya da benzeri niteliklerde içeriklerden doğan her türlü mali, hukuki, cezai, idari sorumluluk içeriği gönderen Üye/Üyeler’e aittir.


SON DAKİKA HABERLER

ANKET

Yeni İnternet Sitemizi Beğendiniz mi?

NAMAZ VAKİTLERİ
yukarı çık