solyanreklam
sagreklam

Manisa'nın İçme Suyu Alarm Veriyor

Manisa Su ve Kanalizasyon İdaresi (MASKİ) Genel Müdürlüğü küresel ısınma, aşırı tarımsal sulamalar ve bilinçsiz su tüketimi gibi nedenlerden dolayı il genelinde yeraltı suları...

Manisa'nın İçme Suyu Alarm Veriyor
  • 16 Ağustos 2018, Perşembe 16:26

Manisa Su ve Kanalizasyon İdaresi (MASKİ) Genel Müdürlüğü küresel ısınma, aşırı tarımsal sulamalar ve bilinçsiz su tüketimi gibi nedenlerden dolayı il genelinde yeraltı sularındaki seviyenin ve elde edilen verimin ciddi bir şekilde düştüğünü açıkladı. MASKİ Genel Müdürü Yaşar Coşkun, bilinçli su tüketiminin önemine vurgu yaparak, önlem alınmadığı takdirde gelecek nesillerin susuzluk tehlikesi ile karşı karşıya kalacağını söyledi.
Manisa’da içme suyuna artık 300 metrede ulaşılıyor
İçme suyu ihtiyacını yeraltı su kaynaklarından sağlayan Manisa’da, su rezervlerine 1985-2005 yılları arasında 80 ila 100 metre derinlikte, 2005-2014 yılları arasında ise 100 ila 150 metre derinlikte ulaşıldığı ifade edildi. 2014 yılı sonrasında da açılan sondajlarda 250 ila 300 metre derinliğe kadar inildiği vurgulandı. Ayrıca sondajlardan içme suyunu yüzeye çıkarmak ve depolara çekmek için kullanılan kolon borularının sadece son 8 ay içerisinde ortalama 15 metre uzatıldığı ifade edildi. Bu durumdan en fazla etkilenen ilçeler ise Alaşehir, Sarıgöl, Kula ve Salihli olduğu belirtildi. 2018 yılında MASKİ tarafından yapılan bir diğer incelemeye göre de su yetersizliğinden kaynaklı dalgıç motopompların da küçültülmeye başlandığı bildirildi. Bir sondaj kuyusundan geçmiş yıllarda elde edilen verimin düşmesi sebebiyle yapılan değişimler, yeraltı sularının hızlı bir şekilde tükenmeye başlamasının bir diğer kanıtı olarak paylaşıldı.

Yakın bir gelecekte Dünya ve Türkiye susuzlukla karşı karşıya kalacak
MASKİ Genel Müdürü Yaşar Coşkun, ortaya konan verilerle ilgili şu açıklamaları yaptı:
“İlimizde içme suyu ihtiyacı genellikle yeraltı su kaynaklarından sağlanmaktadır. Bunlar sondajlar vasıtası ile temin ediliyor. Yapılan istatistikler bize gösteriyor ki 1985-2004 yılları arasında 80 ile 100 metreye kadar mesafelerde su bulunabiliyorken, bu 2005-2015 yılları arasında 150 metreye kadar gerilediği, günümüzde ise 2014 yılından bu yana 250 hatta 300 metreye kadar inerek su arama çalışmalarımızın sürdüğünü görüyoruz. Hatta 500 metreye kadar inilebileceği yapılan çalışmalarda tespit edilen değerlerdendir. Bu da bize suyun giderek yeryüzünde aşağıya doğru çekilmekte ve azalmakta olduğunu göstermektedir. Ciddi tehdit belirtisidir. Başta küresel ısınma, bilinçsiz tüketim, vahşi sulama, tarımsal sulamada aşırı su tüketimi ve iklim değişikliği bunun belli başlı sebeplerindendir. Yapılması gereken iklim değişikliği ve bilinçsiz tüketime karşı suyu daha ekonomik kullanmazsak yakın bir gelecekte susuzluk tehlikesi ile dünyanın ve ülkemizin karşı karşıya kalacağı kaçınılmaz bir gerçektir."

"Susuzluk hızla artıyor"
Mevcut sondajlara sürekli ilave borular yapmaya başladıklarını aktaran Coşkun, konuşmasına şöyle devam etti: "Bir yerde sondajı buluyoruz. 3-5 ay sonra o sondaja ilave boruyla daha aşağılara inmek zorunda kalıyoruz. Bir yılda sondajlarda ortalama 15 metre aşağıya indiğimizi tespit ediyoruz. Bu durum susuzluğun günümüzde giderek hızla arttığını bize göstermektedir. Manisa için tabii ki ciddi anlamda tehlikedir. Yaşanılabilir bir ülkeden öte susuzlukla karşı karşıya kalmış bir ülkeyi gelecek kuşaklara bırakmak demektir. Suyun olmadığı yerde hayatın da olmadığı herkes tarafından bilinmektedir. Böyle bir ülkeyi bırakma gibi bir durumla ne yazık ki karşı karşıya kalacağız”

“2030 ile 2050’li yıllara varıncaya kadar tatlı su kaynakların ortadan kalkacağı öngörülüyor”
Suyun doğru kullanımı konusunda tavsiyelerde bulunan Coşkun, “4 kişilik bir ailenin ortalama tüketimi 8 ila 10 metreküp arasındadır. Bu 4 kişilik bir ailenin aylık su tüketimini bize ortalama düzeyini göstermektedir. Tarımsal sulamanın yoğun olarak yapıldığı mahallelerde bu ortalamanın 100’ü, 250’yi hatta 300 tonu aştığı görülmektedir. Bu su, tarımsal alanda ya da hayvan sulamada kullanılmaktadır. Bu da içme suyu oranların hızla düşmesine neden olmaktadır. Bizim buradan tavsiyemiz, bu tür mahallelerde yaşayan insanlarımızın tarımsal sulama ve hayvan sulamalarının içme suyundan arındırılması ya da sondaj vurulmak suretiyle veya taşıma gibi farklı yöntemlerle yerine getirilmesidir. Yoksa yakın bir gelecekte ciddi tehlikelerle karşı karşıya kalmanın sorumluluğunu hiç kimse üstlenmeyecektir ve üstlenmemelidir de, buna hakkımız da yoktur. Milletlerarası yapılan araştırmalar incelendiğinde ise Birleşmiş Milletler buna 'su stresi' demiş. Yani giderek tükenmekte olan bu susuzluğu su stresi başlığı altında ele almış. Burada kişi başı tüketilen su miktarının ülkelerin yüzde 80’i diyebileceğimiz bir kısmında susuzluk tehlikesi baş gösteren ülkelere yansıdığını görüyoruz. Türkiye de bunlardan, susuzluk tehdidi altındaki ülkeler arasına girmektedir. Artık yakın bir gelecekte yani 2030 ile 2050’li yıllara varıncaya kadar tatlı su kaynakların büyük çoğunluğunun ortadan kalkacağını gösteriyor. Bu tamamen kurak bir ülkeyi, dünyayı bizden sonraki nesillere emanet edeceğiz demektir. Eğer önlem alınmazsa böyle bir gelecek ile karşı karşıya kalmak elbette hiç birimizi mutlu etmeyecektir" dedi.

"Bilinçli su tüketimi sağlanmalıdır"
İçme suyu ile tarımsal sulamaları birbirinden ayırt etmek gerektiğini vurgulayan Coşkun, "Bilinçli su tüketimi sağlanmalıdır. Tarımsal sulama, damlama sulama ve benzeri yöntemlerle su kullanımını minimize etmek zorundayız. Ya da daha farklı tedbirler almak zorundayız ki bizden sonraki nesiller yaşanılabilir bir dünya coğrafyası ile karşı karşıya kalabilsin” ifadelerini kullandı.

HABERE AİT RESİMLER


BU HABERİ OKUYANLAR BUNLARI DA OKUDU

SON DAKİKA HABERLER

ANKET

Yeni İnternet Sitemizi Beğendiniz mi?

NAMAZ VAKİTLERİ
yukarı çık