​Başkan Soyer’den “İzmir Zamanı” çağrısı

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Perşembe günü İstanbul’dan tüm Türkiye’ye yaptığı dayanışma ve dirençli şehirler inşa etmek için yaşam alanlarını birlikte tasarlama çağrısının ardından bu kez İzmir’den seslendi.

Haber Ajansı Yayın Grubu

İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, Perşembe günü İstanbul’dan tüm Türkiye’ye yaptığı dayanışma ve dirençli şehirler inşa etmek için yaşam alanlarını birlikte tasarlama çağrısının ardından bu kez İzmir’den seslendi. “Gelin İzmir en güzel ortak işlerimizi başardığımız yuvamız olsun. Bu ortak akıl meydanında oluşturduklarımızı başardıklarımızı tüm diğer kentlere armağan edelim” diyen Başkan Soyer, kentin deprem sonrası izleyeceği yol haritasını da açıkladı.

İzmir Zamanı Ortak Akıl Buluşması kapsamında kentteki basın mensuplarıyla bir araya gelen Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, son 18 ayda İzmir’in tarihindeki en büyük orman yangınlarından birini; pandemiyi, tsunamiyi ve deprem felaketini yaşadığını, bu zor süreçten ise kriz yönetimiyle geçtiğini ifade etti.
Başkan Soyer, bu tecrübeyi henüz sıcakken tüm Türkiye ile paylaşmak istediklerini belirterek, “İzmir'de dirençli bir kent olmanın odağına ortak aklı ve yaşam hakkını koyduk. Bu konuda oluşan uzlaşma iklimini tüm paydaşlarımızla birlikte tesis ettik. Sosyal ve ekonomik gelişmenin kaynağını ise ‘yenilikçi düşünce’ olarak tanımladık. Bugünkü buluşmamız doğamızla barışık, afetlere karşı dirençli, özgür ve uyum içinde bir yaşamı İzmir’den başlamak üzere inşa etmek için bir ortak akıl ve üretim çağrısıdır. Çünkü biz; dönüşüme sadece mekânsal olarak değil; fikirsel ve yönetimsel bir dönüşüm gerekliliği olarak bakıyoruz. Çünkü biliyoruz ki ancak; mekansal dönüşüm; fikirsel dönüşümle beraber yürüdüğü zaman; yaşamın topyekûn bir değişiminden bahsedebiliriz” diye konuştu.

Düşünce meydanı oluşturalım
Sivil toplumun, sosyal girişimcilerin, sanatçıların ve özel sektörün yaşamı dönüştüren fikirlerine ev sahipliği yapıp fırsatlar yaratmak için İzmir Büyükşehir Belediyesi’yle beraber şehrin tüm kurumlarının yoğun çaba sarf ettiğini vurgulayan Başkan Soyer, şunları kaydetti:
“Her şeyin olağan gibi göründüğü durumlarda aramızdaki farklara odaklanıyor ve hiç bitmeyen ‘sen, ben ve öteki’ tartışmasının içine sürükleniyoruz. Oysa pandemi ve afet koşullarında bizi birbirimizden ayıran sebeplerin önemi kalmıyor, ortak değerlerimiz ve özelliklerimiz öne çıkıyor. Birbirimize sımsıkı sarılıyoruz. Dahası birlikte hareket ettiğimizde neleri başardığımızı, ayrıştığımızda ise ne çok şeyi kaybettiğimizi daha iyi anlıyoruz. Çok daha büyük başarılar elde etmenin yegane yolunun birlik ve beraberlikten geçtiğini açıkça görüyoruz. Depremi de, dayanışmamızı da unutmamak ve unutturmamak için gelin, doğa olaylarının yıkıcı felaketlere dönüşmesini beklemeden bu acılar bir daha yaşanmasın diye şimdiden birleşelim. Yaşam hakkının güvence altında olduğu bir şehir iklimi yaratmak için İzmir’de bir düşünce meydanı oluşturalım. Bunu tüm Türkiye'ye taşıyalım. Yalnızca binalarımızı; park ve caddelerimizi değil; ticareti, tarımı, turizmi, kültür-sanatı, yaşamın tüm alanlarını birlikte tasarlayalım.”

İmar mevzuatı revize edilmeli
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Soyer, kentin stratejik planının yedi ana hedefinden birinin altyapı ve kentsel dönüşüm olduğunu dile getirdi. Yaşanan deprem felaketinin şehirlerdeki mekansal dönüşüm ihtiyacını bir kere daha göz önüne serdiğini ifade eden Soyer, “Bizim afet mevzuatımız 1959 tarihli bir yasa ile sürdürülüyor. İmar mevzuatı ise 1985 yılında yani 35 yıl önce çıkarılmış bir mevzuatla devam ediyor ve her ikisi için de kapsamlı bir revizyon henüz yapılmadı. O nedenle imar mevzuatı ile ilgili ruhsatlandırma ve denetleme süreçleri ile ilgili çağdaş ve yenilikçi bir vizyona ihtiyaç var” dedi.

“İzmir Kenti Bütünleşik Afet Master Planı'nı hazırlayacağız”
Depremle beraber sel, taşkın, kuraklık, iklim değişikleri gibi tüm afet ve risk tehlikelerini içeren ‘İzmir Kenti Bütünleşik Afet Master Planı’ çalışmalarını başlatacaklarını da ifade eden Soyer, “Yaşadığımız depremin sonuçlarından, yıkılan ve çok sayıda hasarlı binalarımızdan gördük ki deprem odaklı afet risklerini azaltmanın ve neden olduğu zararlarla mücadelenin en önemli araçlarından biri kentsel dönüşüm. 30 Ekim depremi sonrasında oluşan ağır ve orta hasarlı binalar ile yapı stoku envanter çalışmasıyla belirlenecek riskli yapıların dönüşümü için mali, hukuki ve teknik çerçeveyi içeren Kentsel Yenileme Strateji Belgemizin hazırlığını yapıyoruz. Sosyo-ekonomik olarak desteklenecek kentsel dönüşümü, kentlerimizin geleceğinin yönetilmesi olarak görüyoruz” dedi.

Dünyanın kültür üreticileri İzmir’de buluşacak
Yerel yönetimlerden beklentinin mevzuatlarla tarif edilenlerin çok ötesinde olduğunun pandemi ve depremle bir kez daha ortaya çıktığını belirten Başkan Tunç Soyer, şöyle devam etti:
“Kültür kentlerimizin zorluklara direncini artıran hayatlarımızın daha anlamlı ve daha üretken olmasını sağlayan belki de en değerli varlığımız. Kültür yaratıcılığa, yenilikçiliğe, dayanışmaya hep ilham veriyor. Ortak akıl çağrımızın içinde kültür-sanatın ayrı bir yeri var. 2021'de; dünyanın en önemli kültür etkinliklerinden biri olan Dünya Belediyeler Birliği Kültür Zirvesi'ni İzmir'de düzenleyeceğiz. Dünya'nın önde gelen kültür üreticileri sanatçıları ve kanaat önderleri İzmir'de buluşacak. Bu zirve daha büyük hedeflerimizi örneğin İzmir'i Avrupa kültür başkenti yapma hedefimizi gerçekleştirmek için de önemli bir adım olacak. Türkiye'nin kültür-sanat insanlarını bu sürecin hazırlık aşamasından itibaren aramızda görmeyi arzuluyoruz. Hayatlarımıza ilham vermesi için geçmişin eserlerinin gün yüzüne çıkarılmasına da büyük önem veriyoruz. Bu kapsamda İzmir'in tarihi kent merkezinde bulunan ve henüz yer altındaki antik kent ile 20 bin kişilik amfi tiyatronun gün yüzüne çıkarılması için var gücümüzle çalışıyoruz. Çalışmalarımız bize İzmir'in tam ortasında yeni bir Efes kazandıracak. Kentimizdeki paydaşlar ile yaptığımız ortak akıl çalışmalarının bir meyvesi olarak tarihi İzmir Kemeraltı çarşısı ile birlikte Unesco Dünya Mirası Geçici Listesine girdi. Konak Pier'den başlayan Kemeraltı Çarşısı'ndan geçen ve Agora'dan Kadifekale'ye çıkan güzergah yani tarihi İzmir dünyanın her yerinden Türkiye'ye gelenlere; sanatçılara, kültür üreticilerine ilham verecek; hayatımıza anlam katacak.”

“Direncimizi sağlayan şey birlikteliğimiz”
Başkan Soyer, konuşmasının devamında şunları söyledi: “İzmir'in gelişimini birlikte tesis etmek için birçok yeni girişim başlatmayı hedefliyoruz. İzmir'le daha yakın çalışma arzunuzu ortaya koymak için İzmir Vakfı'nın internet sitesini ziyaret edebilirsiniz. Çağrımıza, bir proje fikri sunarak, İzmir Şehir Fonu'na destek olarak ve elbette İzmir'de bizimle yan yana gelerek katılmanız mümkün. Direncimizi sağlayan şey birlikteliğimiz. Bize güç kaybettiren ise ayrışmamız. Zaten dünya çok kırılgan. Devasa küresel sorunlarımız var. Bu sorunlarla ancak dayanışmamızı büyüterek başa çıkabiliriz. Bu niyetlerimizi paylaşan herkesi sosyal ve ekonomik girişimcileri daha dirençli bir şehir, bir Türkiye ve bir dünya yaratmak için İzmir'e katılmaya davet ediyorum.”

“Yerel yönetim reformuna ihtiyaç var”
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Tunç Soyer, yeni bir yerel yönetim reformuna ihtiyaç olduğunu da belirtti. Afet çalışmalarının 1959 yılındaki yasaya göre yapıldığını, bu mevzuatla bugünün hayatını yöneterek sorunlara çözüm üretmenin mümkün olmadığını kaydeden Soyer, “Şu an mevzuat ağır hasarlı binalar için çözüm üretiyor. Orta hasarlılarla ilgili düzenleme yok. Güçlendirirsen oturabilirsin. Güçlendirmezsen 1 yıl sonra yıkarım diyor. Yıkarsa ağır hasarlılara tanınan haklardan yararlanıyor mu? Hayır. Bunun mutlaka değişmesi lazım. Orta hasarlı binalar için de düzenleme yapılması lazım” dedi.